31 Ekim, 2009

İki Bin On Model Raskolnikov


“Suç ve Ceza, David Zane Mairowitz tarafından cesurca ve canlı bir anlatımla uyarlandı. Ressam Alain Korkos tarafından çizilen bu tersine kurgulu katil-kim polisiyesi; kendisinden hiç kuşkulanılmayan katilin kendini ihbar etmesiyle sona erer. Ama ruhu selamete erebilecek mi?”

“(Wikipedia.en) David Zane Mairowitz (born 1943, New York), is a writer. He studied English Literature and Philosophy at Hunter College, New York, and Drama at the University of California, Berkeley.”

 
  Haberdar olmayanlar için; NTV Yayınları, Çizgi Roman Dünya Klasikleri adı altında yayımladığı serinin dördüncü kitabı için Suç ve Ceza’yı seçti. (İlk kitap olarak Kafka’nın Dava’sını yayımlayan NTV’nin bu seride ne kadar istikrarlı seçimler yaptığını görmek için bundan önce yayımladığı –serinin üçüncü- kitabının ismine bakmak yeterli: Frankenstein. Fakat yukarıdaki çizimlerdeki yaratık değil Frankenstein, yanıldınız. Raskolnikov o; Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin romanı Suç ve Ceza’nın protagonisti Raskolnikov.)

  Öncelikle görülüyor ki UC Berkeley’de drama eğitimi almak insanın ufkunu böylesine açıyor ve onu bu derecede vizyon sahibi yapıp cesur kılıyor. Yani, bin yılın romancısının eserlerinden birini alıp istediğiniz gibi zarar vererek adını Suç ve Ceza bile koyabiliyorsunuz. Sonra da insanlarının kitap okuma oranlarının –edebi değeri olan eserlerden bahsediyorum- sıfıra yakın olduğu bir ülkede, o ülkenin en popüler kurumlarından biri bu çalışmanızı yayımlıyor ve belki de daha önce Dostoyevski adını duymamış küçük çocuklar onunla bu şekilde tanışarak büyük bir hataya düşüyorlar, doğrusu düşürülüyorlar.

Çizgi Romanın Orijinali  On iki yaşında bir çocuğun bu çizgi romanı okuduktan sonra Dostoyevski’nin asıl eserini okuduğunu düşünelim. Artık bu çocuğun zihninde başka bir Raskolnikov karakteri yaratması mümkün müdür? Yahut başka bir cinayet sahnesi?

  Çizgi romanlarla ilgili bir takıntım yok tabii ki. Fakat çizgi romanın bir sanat dalı olması, her çizilenin de sanatsal olduğu sonucuna götürmez bizi. Zagor’u okuyan birinin, zihninde, çizimlerdeki gibi bir Zagor yaratmasında bir sakınca yoktur, çünkü Zagor odur. Orijinal ve özgündür.

  Suç ve Ceza’nın bu halinin bir uyarlama olduğu belirtiliyor ve fakat tam da bu noktada insanlar yanıltılıyor. Bu çizgi roman için hazırlanan reklamlarda, kitabın aslı yerine bu hali okunduğunda, eserin özüne vakıf olacak kadar yeterli bir aktiviteyi gerçekleştirmiş gibi hissettiriliyor insana. Bu büyük bir saygısızlık.

  Asıl sorun iki noktada yatıyor. Birincisi, –burada zannedildiği gibi- okumayı kolaylaştırmak, okunacak eserin muhtevasına müdahale ederek yapılmaz. Okumayı kolaylaştırmak dış etkenlerle ilgilidir, okunacak eserle ilgili değil. Eğer bunun başka bir eser ve sadece bir uyarlama olduğunu söyleyecekseniz, o zaman da bu çalışmanın Dostoyevski’nin romanıyla aynı adı taşımasının ahlaki olmadığını söylemek isterim. Aynı adı taşıması, telif haklarıyla ilgili bir sorun yaratmayabilir. Bu noktadaki sorun ceplerin dolmasıyla geçiştirilebilir. Ancak insanlık mirasına saygı göstermek açısından, bu çizgi romana Crime & Punishment adını verip üstüne de Dostoyevski’nin adını yerleştiremezsiniz. Yerleştirirseniz de bu kitabın eğlencelik olduğunu ve çocukların okumaması gerektiğini reklamlarında belirtmeniz gerekmektedir.

  İkincisi ise, hem yazarın hem de bu kitabı bu ülkede yayımlayanların yaptıkları işi içlerine sindirebiliyor olmaları. İllüstrasyonların yaratıcısı Alain Korkos’a ise değinmek istemiyorum. Kötü bir şekilde değinilecek bir iş bile yok ortada.

  Son sözüm bir ricadan ibaret. Eğer çocuklarınıza çizgi roman okutacaksanız Tommiks okutun, Suç ve Ceza değil. Hayal güçlerine pranga vurmaktan imtina edin.

.

9 yorum:

  1. televizyonda reklamı gördüğüm andan itibaren bu yazı için bekliyordum.

    YanıtlaSil
  2. :))
    Tabii bu yazının dört kere sansürden geçmiş hali. Neler söylemek istedim de söyleyemedim.

    YanıtlaSil
  3. "kitapların çizerleri vasat, uyarlamaları yavan, eser seçimleri popülist, yayıncıları birikimsiz, okurları günübirlik." diye buyurmuş bahadır baruter de...

    YanıtlaSil
  4. Vasat, yavan, popülist, birikimsiz, günübirlik mi bilmiyorum ancak bunların nitelediklerini arka arkaya dizerek küfretmek istedim çok.

    YanıtlaSil
  5. Merhabalar. Blogunuzu yeni keşfettim. Dostoyevski benim de en sevdiğim edebiyatçı olduğundan yazınız gözüme çarptı. Ancak yazdıklarınızı biraz ağır buldum. Bu kitabın, okuma-yazmayı ya da bir yabancı dili yeni öğrenmeye başlamış çocuklar/kişiler için sadeleştirilmiş romanlardan ne farkı var? Bahsettiğim tür romanlar da, bu çizgi roman da orijinal bir metnin kesilip biçilerek yeniden yazılması değil mi? Bu tür basitleştirilmiş kitaplara da aynı şekilde karşı mısınız? 12 yaşında bir çocuk bu çizgi romanı okuduktan sonra zihninde başka bir Raskolnikov yaratamaz demişsiniz ( yani burda Dostoyevski'nin Raskolnikov'unu, gerçek Raskolnikov'u yaratamaz demek istiyorsunuz sanırım). Böylesi kesin bir yargıya nasıl vardınız anlayamadım. Dostoyevski okurunun zihninde kendi Raskolnikov'unu yaratamıyorsa zaten büyük bir yazar değildir. Eğer insanlar bu uyarlamayı okuyup da eserin aslına vakıf olduklarını, artık özgün metni okumaya gerek kalmadığını düşünürlerse bunda uyarlama sahibinin günahı ne?Bu, o insanların basitliği ya da kolaycılığı değil mi?Ancak öbür taraftan, bunu okuyup da romanın aslını merak edecek kişiler olamaz mı? Yanlış anladıysam düzeltin, ama yazınızın genelinden hissettiğim kadarıyla, siz bu uyarlamanın insanları kolaycılığa iteceğini ve asıl romanın daha az okunacağını düşünüyorsunuz. Bu düşünceniz edebiyat uyarlaması filmler için de geçerli mi? Gurur ve Önyargı filmi nedeniyle kitabın satışlarının düştüğünü iddia etmezsiniz herhalde. Umarım kendimi iyi ifade edebilmişimdir. " Bu çok kötü bir uyarlama, çizimler rezalet vs." diyin, ama bütün uyarlamaları toptan çöpe atmayın.

    YanıtlaSil
  6. Selamlar.

    Dediğiniz gibi basitleştirilmiş kitaplara karşıyım. Edebi değeri olan bir eserin herhangi bir formatta "basitleştirilerek" piyasaya sürülmesine sahiden karşıyım. Ancak, örneğin bir Shakespeare hikayesinin kısaltılarak küçük bir çocuğun okuyabileceği hale getirilmesini (karşı olsam bile) makul karşılayabilirim.

    Faakt bir edebi eseri, çirkin çizimler eşliğinde, orijinali ile -cinayetin ve kahramanların birbiriyle olan ilişkilerinin benzerliği dışında- hiçbir benzerliğinin olmadığı bir biçimde yayımlanmasına sinirleniyorum.

    Nasıl kesin bir yargıya vardınız demişsiniz. Siz inanıyor musunuz yukarıdaki surata bakan bir çocuğun zihninde başka bir Raskolnikov yaratabileceğine?
    Belki sizin yaşınızda birini etkilemeyebilir ancak küçük bir çocuğu etkilememesinin imkanı yok. Tam da çocuğun hayal gücünde fırtınalar yaratması gereken bir romanın bu hali, faciadan başka bir şey değil sanırım.

    Okur tabii ki kendi zihninde bir Raskolnikov yaratabilir. Ancak bir çocuk, şu iğrenç çizimleri gördükten sonra başka bir Raskolnikov yaratamaz zihninde. Bu bir yana, böyle çirkin bir şeyi okumaya niyetlenen biri için de üzülürüm, hayal gücünü etkilemeyeceğini iddia etse bile.

    Uyarlamalara karşı değilim. Ancak bu farklı bir nokta. Suç ve Ceza'nın başka bir sanat formuna geçişinin yanlış olduğunu da belirtmedim yazdımda. (Böyle düşünmeme rağmen.)

    Benim asıl itirazım, çocuklara yönelik olumsuz etkileri konusundaydı aslında. Ayrıca çirkinlik abidesi çizimleri de eleştirmek istedim.

    Bu uyarlamanın asıl romanı okuyacak kişileri vazgeçireceğini düşünmüyorum. Belki de tam tersi olacak. Daha çok kişi okuyacak romanın aslını. Ancak bunun iyi bir şey olduğunu da söyleyemeyiz öyle değil mi? Suç ve Ceza'nın bir polisiyeden ibaret olduğunu düşünenler bu kadar çokken.

    Uyarlarsınlar, uyarlasınlar tabii...
    Ancak biraz da hadlerini bilsinler.

    YanıtlaSil
  7. Hmm, sanırım bu gerçek Raskolnikov/çizgi romandaki Raskolnikov meselesinde bir orta nokta bulamayacağız. Ben hala kesin bir yargıya varmamızın mümkün olmadığını iddia edeceğim. Sonuçta ortada ölçülebilir bir veri yok, öyle değil mi(anket de yapamayacağımıza göre)? Kaldı ki romanın aslını okuyan kişiler açısından da durum aynı, herkesin algısı farklı. Daha önce söylediğim gibi, bu romanın polisiyeden ibaret olduğunu düşünenler varsa, bu yine o kişilerin sorunu.
    Büyük edebiyat eserlerinin popüler kültüre meze olması insanın içini acıtabiliyor. Genel olarak canınızı sıkan buysa, evet, bu anlaşılır bir kaygı. Ancak nasıl sinemada kötü örneklerin yanında iyi örnekler de varsa, eminim çizgi roman alanında da vardır( her ne kadar burda sonuç kötü olsa da). İnsanlar çizgi romanını da okuyacak, mangasını da. Filmine de gidecek, - varsa - opera uyarlamasına da. Bu konuda elimizden birşey gelmiyor ne yazık ki (ya da benim açımdan ne mutlu ki). Saygılar.

    YanıtlaSil
  8. Gerçek Raskolnikov ifadesinin yanlış bir ifade olduğunu düşünüyorum. Ben bunu kastetmemiştim. Tam tersine, her kişi özgün bir Raskolnikov yaratacaktır zihninde ve tam da bu noktada, (küçük yaştaki) okuyucuların farklı farklı Raskolnikovlar yaratırken yaşayacağı zorluklardan bahsettim. Milyonlarca Raskolnikov var zihinlerde ve fakat bu çizgi roman, Dostoyevski'nin edebi çalışmasındaki zihinlerde yaratılacak beyin fırtınalarına gem vuruyor.

    Sizin, "birileri yaratamıyorsa onların sorunu", "polisiye zannediyorlarsa onların sorunu" yaklaşımınızı yanlış buluyorum.

    Ben de ilkokul günlerimde bu çizgi romanı okumuş olabilirdim ve zannediyorum o yaşlarda iken bana, "sen bu çizgi romandakinden başka bi Raskolnikov yaratamıyorsun aklında, bu senin sorunun, aptalsın sen" demeniz hiç yerinde olmayacaktır.

    Daha önce söylediğim gibi, uyarlamalara karşı olduğumu belirtmedim yazımda.

    Şunun farkına varalım ki Yüzüklerin Efendisi değildir Suç ve Ceza. Edebi bir değer var ortada.

    ("Kıçınızı da yırtsanız bu uyarlamalar olacak" yaklaşımınız çok sevimli bir de. Gerçekten.:) )

    YanıtlaSil
  9. Maalesef olmuyor, anlaşamıyoruz :). Bir roman karakterinin çizimini ya da beyaz perdede canlandırılmasını görmek insanın/çocuğun "beyin fırtınaları"na neden gem vursun? Bunu ölçebilmemizin imkanı var mı? Kaldı ki, gerçekte nasıl bir sonuç bekliyoruz da çocuk bu çizgi romanı okuduğunda istediğimiz sonuca varamıyor? Çocuğun kişisel gelişimini nasıl etkiliyor bu eser? Neden aptal olsun? "Bu kişi bu sanat eserini bu şekilde algılamış" denemez mi? Ayrıca en son kısmı da anlayamadım. Yüzüklerin Efendisi tabi ki Suç ve Ceza değil, ama bu romanın edebi değeri sıfır mı? Yüzüklerin Efendisi istenildiği gibi mundar edilebilir, ancak Suç ve Ceza'ya dokunulamaz mı?
    En başta da dediğim gibi, bence toptan bir hükme varmanız yanlış. Bu yaklaşımınızı pek sevimli bulamadım :D. Ne yapalım, sağlık olsun.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Web Analytics