19 Temmuz, 2007

Käthe Kollwitz

 

kollwitz

  Eserlerinin bütünüyle ilgili fikir sahibi olmadan sanatçıların hayat hikayelerini okumak hep sıkıcı gelmiştir bana. Uzun uzun okursunuz. Ama herkes gibidir işte o da, muhtemelen sizden benden biraz daha fazla sıkıntı çekmiştir. Rutin bir yaşamın belki biraz daha dışına çıkan ama çoğu zaman şu cümlelerle sürüp giden öz geçmişler: xxxx yılında doğdu, ailesi maddi anlamda büyük sıkıntılarla karşı karşıyaydı, henüz çocukluğunda farklı kişiliğiyle ön plana çıktı, yeteneği şu yaşta fark edildi, vesaire vesaire... Bu siteye, kişilerin hayat hikayeleriyle ilgili uzun notlar bırakmayacağım.

   İşte resimdeki kadın Käthe Kollwitz. Alman ressam, heykeltraş. Nazi dönemi Almanya'sında zorluklar yaşayan Käthe Kollwitz eserlerinde tema olarak sefalet ve savaşın önemli bir yeri vardır. Çocuğu ve eşinin ölümünü de yaşayan Kollwitz, eserlerinde çocuk ya da anne-çocuk temasını sıklıkla kullanmıştır. Otoportreleri de eserlerinin arasında önemli yere sahiptir.

   1945 yılında 2. Dünya Savaşı bitmeden hemen önce ölen Kollwitz tarihteki önemli sanatçılar arasında yerini almıştır.

   Aşağıdaki bağlantılarda onun çok güçlü eserlerini görebilirsiniz. Sizi etkileyeceklerdir.


  Bağlantılar:

- Çizimleri

- Käthe Kollwitz Museum Berlin

- Käthe Kollwitz Museum Köln

- Wikipedia'da Kollwitz

- Hayatındaki Dönüm Noktaları
.

16 Temmuz, 2007

Öldürme Üzerine Kısa Bir Film


16144 Masamın üzerindeki her şeyi çöpe yollarken elime bir cd geçti. 'Öldürme Üzerine Kısa Bir Film' yazıyordu üzerinde. Büyük usta Kieslowski'nin, “sinema nedir”? sorusuna 1988 yılındaki muazzam cevabı. 10 Emir'den yola çıkılan Dekalog serisinin uzun metraj olarak çekilen iki filminden biri Öldürme Üzerine Kısa Bir Film. 'Thou shalt not kill' -öldürmeyeceksin- emrini konu alıyor. Piyasadaki ismiyle 'A short Film About Killing', orijinali 'Krótki film o zabijaniu'. Diğer uzun metrajlı film ise 'Aşk Üzerine Kısa Bir Film'. 

   Tekrar izledim bugün bu filmi. The Guardian'ın yorumu* solda. Katılmamak elde değil. Bence o afişteki gibi "Director Of The Three Colours Trilogy"’ nin değil Dekalog'un yönetmeni. Ancak bu yazı film hakkında kısa bir açıklamadan ibaret olduğu için, yönetmenini övmeyi bir kenara bırakıyorum. Onu övmeye başlarsam kendimi durduramayacağımdan korkuyorum, onu da belirtmeliyim.  

   Film öldürme ile ilgili evet, sadece onunla ilgili. Nedensiz, sorgusuz, sualsiz, amacının çok önemli olmadığı cinayetlerle ilgili. Bireyin ve bireyi kontrol eden mekanizmanın, birbirinden ne eksiği ne de fazlası olan cinayetleri. Suç ve cezanın terazideki dengesi... (Buradaki cinayetlerden ikincisinde Foucault'un 'Hapishanenin Doğuşu'na atfedilen bir şeyler var mı emin değilim. Böyle bir şey okumadım, belki bir düzmecedir benden size hediye.)

    Filmin vurucu unsurlarından biri olan,film boyunca belki sizi rahatsız edecek,belki de anlatılan kirli dünyayı beyninize mıhlayacak olan, görüntü filtrelerinin fikir babası Slawomir Idziak, bu eserin muhtemelen ikinci önemli adamı. Kullanılan filtreler izleyiciyi filmin karanlık havasına başlangıçta hapsediyor. Filmdeki 10 dakikaya yakın süren vahşet sahnesi olmasaydı,hatta öldürme eylemi bile gerçekleşmeseydi,izleyici rahatsız olacaktı o kesin. Her ne kadar 2007'de Harry Potter and the Order of the Phoenix garabetine de el atmış olsa bile Idziak'a saygımız sonsuz.

   Idziak'a ikinci adam derken Preisner'e haksızlık mı yaptık bilmiyorum. Mr. Van den budenmayer. Zbigniew Preisner'in yaptığı en vurucu müzikler bunlar belki de. Sadece bu film için değil ama genel olarak Dekalog serisi için yarattığı eserler sizi -istemeseniz bile- belli bir hissiyata kanalize ediyor. Preisner 'in müziği ile ilgili fikir sahibi olmak için 'Preisner's Music' albümüyle işe başlamak akılcı olabilir.

   Başroldeki Miroslaw Baka ise,sizi film boyu rahatsız hissettirmek için özenle seçilmiş unsurlardan bir diğeri. 'Jacek' karakteri onun için yazılmış gibi. Daha iyisi olamazdı.

   Filmi dvd formatında almanızı ya da kiralamanızı tavsiye ediyorum. Filmle birlikte dvd içindeki ekstraları da mutlaka izleyin. Sizin bu filmin derinliğini anlamanıza çok yardımcı olacak ipuçları bulacaksınız. Orada da dendiği gibi bu filmde L'etranger'i bulacaksınız. Albert Camus'u, Yabancı'yı.

*He has never made a better film than this...pure cinema of the highest order.


  Bağlantılar:

-
IMDB

-
Biyografi: Kieslowski

-
Wikipedia: 10 emir.

-
Wikipedia: Dekalog

.

15 Temmuz, 2007

Kutsal Sözlerle Giriş


   "Bu notlar da, bunların yazarı da besbelli hayal ürünüdür. Bununla birlikte, toplumumuzun durumunu, yapısını göz önüne alacak olursak, bu notların yazarı gibi kişilerin aramızda bulunmasının yalnızca mümkün değil, aynı zamanda zorunlu olduğunu kabul ederiz.

   Benim bütün isteğim, pek yakın bir zaman öncesinin tiplerinden birini herkesin gözleri önüne daha açık olarak sermektir.

   Bu tip, henüz tükenmemiş kuşağın bir temsilcisidir. "Yeraltı" adını verdiğimiz bölümde bu kişi kendisini, düşüncelerini açıklamakta; sanki bununla toplumumuzda niçin bulunduğunu, bulunmasının neden kaçınılmaz olduğunu söylemek istemektedir."
      

                                                                               Yeraltından Notlar - Fyodor Mihayloviç Dostoyevski     
                                                                               Çeviri: Mehmet Özgül

.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Web Analytics