Yavaş yavaş tüm filmi Türkçeye çevireceğim sanırım. Tarkovski’nin başyapıtı Andrei Rublev’in en önemli sahnelerinden biri daha: Kirill ve Theophanes karşılaşıyor.
(Not: Felsefe, top sakal bırakıp uzaklara bakarak yapılmıyor tabii sadece. Bir de Tarkovski gibiler var.)
YUNAN THEOPHANES
Yaz-Kış-Bahar-Yaz
1405-1406
Kirill: Kimse var mı?
Theophanes: Bakmaya mı geldin?
Kirill: Evet, bakmaya.
Theophanes: Bak o zaman. Yakında bitireceğiz.
Kirill: Sanırım sen Yunan Theophanes’sin?
Theophanes: Niye bana bakıyorsun? O tarafa bak… Neredensin?
Kirill: Andronnikov Manastırı’ndan.
Theophanes: Andronnikov Manastırı mı? Andrei Rublev sen misin?
Kirill: Hayır.
Theophanes: Herkes bu Rublev’i övüyor.
Kirill: O iyi, fakat bu kadar değil. Nefis renkler. Tanrım, sadece…
Theophanes: Neden beni övmeyi bıraktın,? Devam et.
Kirill: Yapamıyorum. Doğru kelimeleri bulamıyorum. Konstantin Kostechevsky, “Ancak doğru anlayışla özü (tözü) kavrayabilirsin” derken haklıydı. Fakat Andrei… Onun yüzüne de söyleyeceğim… Benim kardeşim gibidir. Yeteneklidir, doğru: İyi boyar. Ustalıkla. Ama bütün çalışmalarında bir eksik var… Huşu yok, inanç yok… Ruhunun derinliklerinden gelen bir inanç yok. Sadelik yok. Epiphanius’un “Aziz Sergeius’un Hayatı"’nda söylediği gibi: “Gösterişsiz sadelik”. İşte o, bu. Bu kutsal. Gösterişsiz sadelik. Daha iyi ifade edilemezdi.
Theophanes: Görüyorum ki zeki bir adamsın.
Kirill: Öyleyse bu iyi bir şey mi? Cahil olup da başka birinin kalbinin sana rehberlik etmesi daha iyi olmaz mıydı?
Theophanes: Büyük bilgeliklerde büyük ızdıraplar vardır.
Kirill: Ve kim bilgisini artırırsa, ızdıraplarını da artırır…
Bağlantılar:
- Andrei Rublev ve Yunan Theophanes 1 2
.
Tarkovsky bu..
YanıtlaSil