İlgili Gönderiler:
- Haşim’in Tespiti ve Nina’nın Son Yanıtı (#4)
Nina’yı tanıyor musunuz, bilmiyorum.
Erkeği hayal kurdukça işten güçten bahseden, teklif edilen onca güzelliği endişeli ve aptalca bir surat ifadesiyle reddetip erkeğinin tüm neşesini kaçıran Nina’dan bahsediyorum. Kastettiğim Nina’yı tanımıyorsanız dahi, Nina’nın bir benzeriyle tanıştığınıza bahse girerim. Siz de benim gibi Nina’nın neden bu denli sevimsiz bir canlıya dönüştüğünü düşünüyorsanız, bir soruyu not düşmeden bu konuyu kapatmamak gerektiği bahsinde bana hak vereceksiniz.
Nina neden bu hale geldi?
Öncelikle, Nina’nın bahsettiğimiz ruh karmaşalarını yaşamasının nedeninin genetik olmadığını kabul etmeliyiz. Her genç kız gibi Nina’nın da uçsuz bucaksız hayallerle dolu bir dönemi geride bıraktığı varsayımı ile sorgulamaya başlarsak, bu güzel kadının üç beş yıl içinde tüm enerjisini yitirmesinin, harikulade teklifleri umutsuz bir ruh halinin dışa vurumuyla reddetmesinin nedeninin genetiğe bağlanamayacağı sonucuna varabiliriz.
O vakit, hayalperest Nina’yı yıllar içinde bu donuk kadına dönüştüren nedir, kimdir?
İtiraf edeyim, ben bu sorunun cevabını uzun yıllar önce öğrenmiştim, bu cevabın sizinle de paylaşılmasının uygun olacağını düşünüyorum. Nina’nın yıllarca kendisiyle ilgilenmesini, onu sevmesini ve her türlü nazına da katlanmasını isteyen ve yıllar sonra bir gün Nina –haliyle- yorulduğunu hissettiğinde bir anda bambaşka bir kadına dönüşmesini kabullenemeyen ve fakat genç Nina’yı olgun Nina’ya dönüştürenin de kendisi olduğunu anlayamayan, en sonunda Nina’ya “Peki, işim n’olacak” sorusunu sorduran, dolayısıyla Nina’yı bu hale getiren kişi Faik Bey’dir.
“Faik Bey, sevilmek için sevenlerdendi. İsterdi ki, kadın ona, gözleri ve dudakları ateş içinde, dizlerinin üstünde sürüne sürüne gelsin. Ufacık bir gurur, ufacık bir mukavemet onun bütün gayretini kırardı. Seniha ile işte böyle oldu. Vakıa bu genç kızda hiç mukavemet niyeti yoktu. Fakat, vücudunda genç kızlığın bütün vahşeti ve toyluğu vardı. Mütemadiyen kaçmak, kovalanmak istiyordu. Faik Bey ise bu mütemadi kovalamaya hiç gelemezdi.
…
Faik Beyle yan yana yürüdükleri yolun her merhalesinde: Daha ileriye, daha ileriye! diye haykırmak istiyordu. Lakin, Faik Bey, daha ileriye gitmenin lüzumuna kani değildi. Bahusus, Seniha ile münasebetlerinin şairane tarafını hiç sevmiyordu; genç kızın coşkunluklarını vahşi ve zarafete aykırı buluyordu. Bazı kimselere hayattaki manevra, gülünç ve kaba görünür; taşkın hareketler, ağlamalar, haykırmalar, bir ideale doğru soluk soluğa koşmalar bu kimseler için ya cinnet, ya avanaklıktır. Faik Bey de bunlardan biriydi. Bu genç adam, kendi hayatının ne kadardüzme, kendi ruhunun ne kadar iğreti olduğunu hiç düşünmeyerek Seniha'yı fena halde suni buluyordu.”
Bağlantılar:
.