08 Mart, 2012

Benim Adım

 

Karpuz Şekerinde

 

  BENİM ADIM

  Sanırım kim olduğumu merak ediyorsun ama ben sürekli bir adı olmayanlardanım. Adım sana bağlı. Aklından geçtiği gibi seslen bana.

  Eğer uzun zaman önce olmuş bir şeyi düşünüyorsan, diyelim biri sana bir şey sormuştu ve sen de cevabı bilmiyordum.

  İşte benim adım o.

  Belki çok sıkı bir yağmur vardı.

  İşte benim adım o.

  Ya da biri senden bir şey yapmanı istemişti. Sen de yapmıştın. Sonra dediler ki yaptığın şey yanlış “hatam için üzgünüm” dedin ve başka bir şey yapmak zorunda kaldın.

  İşte benim adım o.

  Belki çocukken oynadığın bir oyundu ya da yaşlanıp da camın kenarında otururken, aklına öylesine gelen bir şey.

  İşte benim adım o.

  Ya da bir yerlere yürüdün. Her yerde çiçekler vardı.

  İşte benim adım o.

  Belki bir nehre bakakaldı. Yanında seni seven birileri vardı. Neredeyse dokunacaklardı sana. Daha onlar dokunmadan hissetmiştin bunu. Sonra dokundular.

  İşte benim adım o.

  Ya da birilerinin uzaklardan seslendiğini duydun. Sesleri neredeyse bir yankıydı.

  İşte benim adım o.

  Ya da birilerinin çok uzaklardan seslendiğini duydun. Sesleri neredeyse bir yankıydı.

  İşte benim adım o.

  Belki uzanmıştın yatakta, uykuya dalacaktın neredeyse ve birden bir şeylere gülmeye başladın, kendinle ilgili şakaya, günü bitirmek için güzel bir yol.

  İşte benim adım o.

  Ya da lezzetli bir şeyler yiyiyordun ve bir an ne yediğini unuttun ama devam ettin yemeye, iyi bir şey olduğunu bilerek.

  İşte benim adım o.

  Belki gece yarısıydı ve ateş, ocağın içinde bir çan gibi çaldı.

  İşte benim adım o.

  Ya da belki o kadın o lafı edince sana, kendini kötü hissettin. Başka birilerini de anlatabilirdi: onun sorunlarını daha iyi bilen birine.

  İşte benim adım o.

  Belki de alabalıklar yüzüyordu su birikintisinde ama nehir sadece sekiz santim enindeydi ve ay benÖLÜM’ün üzerinde parıldıyordu ve karpuz tarlaları alabildiğine ışıldıyordu, karanlık ve ay her bitkiden doğuyor gibiydi.

  İşte benim adım o.

  Ve keşke Margaret beni rahat bıraksa.

 

  ***

Bir başka bölümden; Margaret’in kim olduğuna dair:


  MARGARET

  Bu sabah kapı vuruldu. Kapıya vurma şeklinden kim olduğunu anladım, köprüden gelişini de duymuştum.

  Gıcırdayan tek tahtaya bastı. Her zaman ona basar. Bir türlü anlayamıyorum. Neden hep aynı tahtaya basıp durduğu üzerine epeyce düşündüm, nasıl oluyor da hiç ıskalamıyor, ve işte şimdi kapımın önünde duruyor, kapıyı çalıyor.

  Kapıyı çaldığı gerçeğini kabullenmedim çünkü umurumda değildi. Onu görmek istemiyordum. Ne demeye orada olduğunu biliyordum ve umurumda değildi.

  Sonunda kapıyı çalmayı kesti ve köprüden geri döndü ve tabi ki aynı tahtaya bastı: yıllar önce yapılmış, çivileri düzgün çakılmamış ve tamiri imkansız tahtaya. O gidince, tahta sessizleşti.

  Ben tahtaya basmadan köprüden yüzlerce kez geçebilirim ama Margeret her zaman o tahtaya basar.

--Richard Brautigan, Karpuz Şekerinde
   AltıKırkbeş Yayınevi

 

Not: İki pasajdaki tüm yazım yanlışları, yayınevinin basım hatalarındandır.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Web Analytics