24 Şubat, 2010

Süleyman Efendi'nin Nasırına Şiir Düzenler, Fasulyeye Divan Yazanlar


Garip_thumb  Türk Edebiyatı dergisinin bu ayki sayısında, “Hiçbir Şeyden Çekmedi Karikatüristlerden Çektiği Kadar” başlıklı yazıyı görünce hatırladım Süleyman Efendi’yi. Hiçbir şeyden çekmediği kadar nasırından çeken Süleyman Efendi’yi. Doğrusu, hiçbir şeyden çekmediği kadar Orhan Veli’ye çektiren Süleyman Efendi’yi.   

   Aslında, Gariplerin en garibi Orhan Veli ve arkadaşlarının (Melih Cevdet, Oktay Rıfat) Varlık dergisinde “Edebiyatımıza yeni bir hava getiren üç şair” cümlesiyle sunulmasından sonra başladı her şey. İlk olarak da, şu espriyle: “Edebiyatımıza ne getirdiler? Hava!”.

  Edebiyatçıların hemen tamamının karikatüristlere konu (meze) olduğu bu dönemlerde (liseli ve üniversiteli çocukları güldürmek için, çirkin çizimlerin yanına satırlar dolusu kötü esprinin doldurulduğu dönemlerin henüz gelmediği dönemler olarak da ifade edebiliriz), karikatüristlerin  hiç acıması yoktu edebiyatçılara. Mizahçıların sataşmalarından en çok pay alan da Orhan Veli’ydi kuşkusuz. Sebebi de “Mezar Taşı Yazıtları” idi:

 

KİTABE-İ SENG-İ MEZAR

  I

Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allah'ın adını,
Günahkar da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendiye

 

orhan veli  Yazık oldu Süleyman Efendi’ye cümlesiyle ilk bölümü biten bu şiir, Orhan Veli’nin başını çok ağrıtacaktı ve fakat o, şiirini yazarken buna ihtimal vermiş miydi bilinmez.

  Orhan Veli’yle ilgili ilk karikatür, Cemal Nadir’den tarafından çizilmişti. Karikatürde, üzerinde “Yazık oldu Süleyman Efendi’ye” cümlesinin yazılı olduğu bir mezar taşının başında konuşan iki kişiden biri diğerine “Burada kim medfun üstad?” diye sorarken diğeriTürk Edebiyatı” cevabını veriyordu.

  Tabii ki ataklar bununla bitmemişti. Yine bir başka karikatürde, “Vaktiyle Süleyman Efendi’nin nasırına şiir düzenler, şimdi fasulyeye divan yazarlarsa hiç şaşırmam” deniyordu.

  Bunun gibi birçok karikatür yüzünden bunalan Orhan Veli, şiirini yazarken bunca tepki alacağını düşünmüş müydü bilinmez sahiden. Ancak bunu düşünmesi pek de mümkün olmayan bir başka kişi vardı ki, o da Nurullah Ataç’tı. O dönemde Orhan Veli’yi kollayan Nurullah Ataç, tepkilerden en çok nasiplenen ikinci kişiydi belki de. Orhan Veli’nin kundaktaki haliyle Nurullah Ataç’ın onu emzirdiğini çizenler mi ararsınız, yoksa Padişah Veli’nin eteklerinde dolaşan bir Ataç mı.

  Orhan Veli ise tüm bunlara, Varlık dergisinin bir sayısında “Karikatürden Şiire” başlıklı yazısıyla şu şekilde cevap vermiştir:

“Karşı karşıya yahut yan yana iki kişi çiziyorlar, altına da iki satırlık bir konuşma… Konuşmanın çizgiyle hiçbir alakası yok… O yazıları kaldırıp yerine başka bir konuşma koysanız çizgileri bozulmayacak… Öyle iki kişi birbirleriyle hiç münasebetleri yok. Biri karikatürle hiç ilgisi olmayan bir resim, öteki de o resimle hiç ilgisi olmayan bir nükte…”

  Hatırlatmak istediğim bir başka konu ise, o dönemki bir ilaç firmasının, Veli’nin bu nasırlı şiirini ilaç kutularının üzerinde kullanmak için yüklü bir meblağ teklif ettiğidir ki, bu da işin ne kadar komikleştiğinin başka bir kanıtıdır.

  Orhan Veli en güzel yorumunu ise Sait Faik ile yaptığı söyleşide,  Sait Faik’in “Sizde o zamanlar nasır var mıydı?” sorusuna karşılık kayda geçirmiştir:

“Süleyman Efendi şiirinden sonra ahı tuttu. Bende de nasır çıktı.” 

.

3 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Hah şunu bileydin. Oturmuş iskemleye, soyut mu ne, baksan bi' işi var elleriyle, uzamış elleri.

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 
Web Analytics